Her öğrencisinin gönlünde derin izler bırakarak, sessiz ama güçlü bir şekilde izini belleklere kazıdı.İsmet Hoca, Atatürk Ortaokulu’nda okuduğum yıllarda benim sınıf öğretmenimdi. Babacan tavırları, güler yüzü ve öğrencilerine olan samimi ilgisiyle hepimizin sevgisini kısa sürede kazanmıştı. Onun sınıfında ders dinlemek yalnızca bilgi öğrenmek değil, aynı zamanda insan olmayı öğrenmekti. Okulun ilk günlerinden birinde, sınıf başkanı seçimi yapılacaktı. O zamanlar çocuk kalbim heyecanla çarpıyordu. Arkadaşlarımın desteğiyle başkanlık yarışını kazanmış ve sınıf başkanı seçilmiştim. Yıllar boyunca bu görevi sürdürdüm; her seferinde İsmet Hocamın güvenini boşa çıkarmamak için elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım. Bir gün, ders bitiminde beni yanına çağırdı. Gözlerindeki o bilgece bakışı hâlâ unutamıyorum. Bana dönüp şöyle dedi: “Senin çok güzel bir geleceğin var. Bugün aralıksız sınıf başkanlığını kazanan biri, gelecekte iyi bir siyasetçi, belediye başkanı ya da lider olur. Bu azimle yoluna devam et, asla vazgeçme.” O sözler, genç yüreğimde bir meşale gibi yandı. Belki o gün bunun farkında değildim ama İsmet Hocam’ın o cümleleri hayatımın yönünü belirlemişti. Her başarımda, her dönüm noktasında, kulağımda hep onun sesi çınladı. Yıllar geçti… İstanbul’un kalabalık sokaklarında, gazeteciliğin zorlu ama bir o kadar da heyecan verici dünyasında kendime bir yer edinmeye çalıştım. Zamanla, başarılarımla ismimden söz ettirir hale geldim. Her manşet, her haber, her adımda İsmet Hocam’ın bana aşıladığı o inancı hissettim. Bugün geriye dönüp baktığımda, anlıyorum ki bir öğretmen, bazen bir cümlesiyle öğrencisinin kaderine yön verebiliyor. İsmet Sınay da benim hayatıma yön veren o nadide öğretmenlerden biriydi. Nurlar içinde uyu İsmet Hocam… Siz, ardınızda sadece bir öğrenciyi değil; binlerce kalpte yaşamaya devam edecek bir öğretmen mirasını bıraktınız. Habib BABAR