Umut, gözleri ilk dünyaya açtığımızda başlar. Yaşama tutunmak için henüz bilmediğimiz, tanımlayamadığımız bir dünyaya gözlerimizi aralarız.
Hayat, bedenin ve aklın tanımlamaya çalıştığı çırpınışlarla başlar. Yaşama tutunma çabası da bir tür hayaldir. Hayallerimize bilinçsizce başladığımız işte o anda, siyahın pembeye olan düşmanlığı da başlar.
Savunmasız ve biçare geldiğimiz dünyaya tutunabilmek için gösterdiğimiz tepkiler, çığlıklar, mırıltılar, hayatın ta başlangıcında rengi belli olmayan bir tür hayal değil midir.
Biz hayalleri her zaman pembe renge boyarız. Hayaller narindir, kırılgandır ama yine de kanatları vardır, yorulsa da nefesinde umut vardır.
Ta ki, biri gelip o kanatları kırıncaya kadar, o nefesi kesinceye kadar...
Hayaller Narindir dedik ya. 21 Ağustos'ta 21 plakalı bir şehirde sırra kadem basan bir çığlığın adı da Narin.
Türkiye'nin hayali Narin, bekleyişi Narin. Son kez Hak Teâlâ ile camide buluştu Narin. Kuran kursundan çıktı Narin, cenneti âlâya doğru yürüdü farkında bile olmadan.
Narin'in hayalleri vardı ne olduğunu bilmesek de, ne renk olduklarını bilmesek de.
Hayalleri hapsetmek birçok kişinin kullandığı bir ifadedir.
Narin hayallerine uçamadı. Kanatları kırıldı, hayalleri öldürüldü ve bir çuvalın içinde kurutuldu.
Güzel Narin, gözlerin ne gördü de susturuldun, ya da bir hesaplaşmanın diyeti miydin bilinmez. Cennet kuşu Narin, hayallerini siyaha boyayanlar kapkara bir suratla önce adaletin kılıcına yenik düşecekler, sonrasında Allah'ın huzurunda başı öne düşürecekler.
24 göz altı ile bu olay elbette ki aydınlanacak. Türkiye Cumhuriyeti'nin bütün ilgili birimleri hassasiyetle olayı aydınlatacak. Fakat, Narin'in dünyası artık aydınlanmayacak. Nurlar içinde, ışıklar içinde cennetten katillerine bakacak.
Kelimeler ne anlatabilir, kalem ne yazabilir, Narin ilk değildi ki, son da olsun. Bu nasıl bir vicdan? bu nasıl bir yanlışa yetki veren akıl? bu nasıl bir insanlık? hayır hayır insanlık bunun neresinde? ahlak, edep, haya nerede?
Hayvan belgesellerinde çok tanık olmuşsunuzdur, yırtıcı hayvanlar yavruya dokunmaz, hatta kendi yavrusu gibi sever. Hayvani duyguya bile sahip olamayan bu kişilerin cezası dünya ve ahirette sorulacaktır.
Sözün bittiği yerdeyiz. Narin, tüm Türkiye'nin kalbindesin. Seni suya gömenler, üzerine taşları yığanlar, o yılanlar seni okul yerine kara toprağa gönderiyorlar.
Sen koşmalıydın, oynamalıydın, elin kalem tutmalıydı. Heyecanla okula gidip, acıkarak eve dönmeliydin. Zalimler cezasını misli ile çekecektir. Güle güle Narin...





