Dijital Çağda Aile Masaya Yatırıldı: Bağlı mıyız, Bağımlı mı?
Dijital Çağda Aile Masaya Yatırıldı: Bağlı mıyız, Bağımlı mı?
Iğdır Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlenen “Dijital Çağda Aile; Bağlı mıyız, Bağımlı mı?” panelinde, dijitalleşmenin aile yapısı, çocuk gelişimi, mahremiyet ve iletişim üzerindeki etkileri çok yönlü olarak ele alındı.
Iğdır HABERİ
Iğdır Üniversitesi tarafından Karaağaç Kampüsü 15 Temmuz Şehitleri Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen panel, akademisyenlerin ve katılımcıların yoğun ilgisiyle yapıldı. Dijital teknolojilerin aile içi ilişkileri nasıl dönüştürdüğü, bağımlılık ve bağlılık arasındaki ince çizgi çerçevesinde tartışıldı. Panelin açılış konuşmasını yapan Kadın ve Aile Çalışmaları Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Öğr. Gör. Öznur Özdemir Gökmen, dijitalleşmenin artık yalnızca bir araç olmadığını vurgulayarak, “Dijitalleşme; ilişkilerimizi, iletişim biçimlerimizi ve aile içindeki rollerimizi dönüştüren güçlü bir yaşam alanı haline geldi. Aynı evde, aynı sofrada otururken bile birbirimize ne kadar yakınız, ne kadar uzağız? Dijital teknolojiler bizi birbirimize mi bağlıyor, yoksa farkında olmadan bağımlı mı kılıyor? Bu panel, tam da bu sorular üzerine düşünmek için tasarlandı.” dedi.
Panelin ilk konuşmacısı Dr. Öğr. Üyesi Hakan Bakar, “Mahremiyetin Yeniden İnşası: Dijital Dönemde Aile, Sınırlar ve Görünürlük” başlıklı sunumunda, dijital çağın yalnızca teknolojik araçların yaygınlaşmasıyla sınırlı olmadığını; iletişim biçimlerinden zaman algısına, toplumsal ilişkilerden kültürel pratiklere kadar pek çok alanı dönüştürdüğünü ifade etti.
Bakar, dijital çağda hız ve görünürlük baskısının bireyler üzerinde yoğun şekilde hissedildiğini belirterek, “FOMO olarak adlandırılan gündemi veya yenilikleri kaçırma korkusu, bireyleri sürekli paylaşmaya ve görünür olmaya itiyor. Bu durum, özel alan ile kamusal alan arasındaki sınırları belirsizleştiriyor ve bireyleri daha kırılgan hale getiriyor.” dedi. Ebeveynlerin çocukları susturmak amacıyla teknolojik aygıtları kullanmasının uzun vadede ciddi sorunlara yol açabileceğini vurgulayan Bakar, dijital platformların etik ve bilinçli kullanımının aile mahremiyetini korumada kritik öneme sahip olduğunu dile getirdi. Konuşmasını, filozof Byung-Chul Han’ın “Şeffaflık tutkusu karşısında mesafe tutkusunu bir pratik haline getirmeliyiz” sözleriyle tamamladı.
Panelist Dr. Gülçin Aşut ise çocukların geçmişte sokakta ve bahçelerde yüz yüze iletişim kurarak sosyalleştiğini, günümüzde ise ekran temelli araçların çocukların yaşamında daha belirleyici hale geldiğini ifade etti. Aşut, “Çocukların 2 yaşına kadar ekranla karşılaşmaması, 2-5 yaş arasında ise ekran süresinin günde 1 saati geçmemesi gerekir. Aksi halde ekran bağımlılığı; sosyal gelişim, dil gelişimi, dikkat, uyku düzeni ve fiziksel sağlık üzerinde ciddi olumsuz etkiler yaratmaktadır.” dedi. Ekranın hiçbir zaman yüz yüze iletişimin yerini alamayacağını vurguladı.
Panelin bir diğer konuşmacısı Dr. Erkan Durar da teknolojinin en fazla iletişim alanını etkilediğini belirterek, aile içi iletişimin giderek yüz yüze olmaktan uzaklaşıp sanal ortamlara kaydığını söyledi. Durar, ebeveynlerin çocuklarına rehberlik etmesinin, sürekli denetimden daha etkili olduğuna dikkat çekerek, dijital çağın olumlu yönlerinden faydalanabilmek için dijital okuryazarlık, farkındalık ve etik kullanım bilincinin geliştirilmesi gerektiğini ifade etti. Ayrıca “dijital ebeveynlik” kavramının önemine vurgu yaptı. Panel, katılımcıların soruları ve değerlendirmelerle sona erdi. Haber / Erdal Yalçın
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.



